Maalesef bulunduğumuz coğrafya gereği sık sık yanı başımızda olan yeni bir savaşın ya da alevlenen bir savaşın sesi, görüntüsü ve endişesi ile baş başa kalıyoruz. Diğer yandan savaşın içinde kalmış, yaşamları alt üst olmuş insanların canlarını kurtarmak için sığındığı ülkemizin sokaklarındaki hallerine çaresiz, bazen anlamsız hatta kızgın bakıyoruz. Arkalarındaki öyküleri hiç düşünmeden sokaklarda dolaşan, para isteyen çocuklara kızıyor, söyleniyoruz. Yanlarında bombalar, silahlar patlamış, ailelerinden birilerini bazen hepsini, arkadaşlarını, evlerini, okullarını kaybetmiş çocuklar olduklarını göremiyoruz. Hatta bazılarının ellerine silah verildiğini, ölmemek adına öldürmeye sürüklendiğini hiç düşünmüyoruz. Savaşın, karşı tarafın astığı bir adamın sallanışına aşağıdan bakan, yüzlerce cesedin yanında şaşkın duran çocukların ruhlarını ve geleceklerini çaldığını anladığımız zaman, çoğu kez çok geç kalmış oluyoruz.
Öte yandan onların savaşı olmayan savaşlarda kendilerini koruyamadıkları için en kolay ölen, yaralanarak uzun süre hastanelerde kalan, uzuv kaybı yaşayan, hep çocuklar oluyor. Onları koruyamayan ebeveynlerinin çaresizliğine ve korkularına tanık olmak, kaybolmak, şiddete uğramak, en acımasız şiddeti izlemek yetmezmiş gibi, çocuk asker olarak kullanılan ve şiddete katılmaya zorunlu bırakılanlar da çocuklar oluyor. Artık çocuk olmaktan çıkan, öfkeli, acımasız, kimseye güvenmeyen, geleceğe baktıklarında sadece karanlık gören çocuklar haline geliyorlar.
Savaşın Ruhsal Etkileri
Savaş bir travmadır. Bu nedenle her yaştan insan travma sonrası stres bozukluğu belirtileri gösterir. Belirtiler yaşa göre değişmekle birlikte, ortak tepki yas, özlem ve öfkedir.
Okul Öncesi: Gelişim dönemleri nedeni ile en çok korunma gereksinimi hisseden gruptur. Bu nedenle ailelerine iyice bağlanma, onlardan ayrılmak istememe, uyumama, yalnız kalmaktan korkma, kâbuslar ortaya çıkar. Yakınlarını kaybettiklerinde içe kapanma, ilişki kurmama sıktır. Savaş, okul öncesi çocuğun oyununa yansır.
Okul Dönemi: Onlar olan bitenin farkında olduklarından, eğer hala gidebildikleri bir okulları varsa okul başarısında düşme, ilişkilerinde bozulma, nedeni belli olmayan ağrılar ve depresyon görülebilir. Savaş okul çocuklarının hayallerini değiştirir. Onları saldırgan, düşmanı öldüren hayallere götürür.
Ergenlik: Savaşla ergenlik döneminde karşılaşan çocuk, istemeden büyür. Saldırganlık, gelecekten umutsuz olma, yaşamı hiçe sayma sonrasında, kayıplarını kendine ya da başkalarına zarar vererek gidermeye çalışan bir kişi olur.
Bu çocuklar savaşlar bittikten sonra, her şey düzelmiş görünse de, savaşın etkilerini yaşamları boyu taşırlar. Uzun dönemde, korkular, rüyalar, olayların hatırlanması, yeniden olacak beklentisi izlenebilir. Savaş çocukları barış zamanında, ölümü doğal sayan, saldırgan olmanın ve bazı nedenlerle öldürmenin doğru olduğunu düşünen bireyler olabilirler. Her şeye rağmen güven duyguları korunabilenler ise tam aksine bir daha savaş olmaması için çalışan, ya da olduğunda yaraları sarabilecek eğitime sahip kişiler olmaya çalışırlar. Sonuç olarak savaş onların çocuk ruhunu öldürmüş ve yeni kimlikler geliştirmelerine neden olmuştur. Yani tüm yaşamlarını etkileyecektir.
Savaştan evlerinde TV karşısında görüntüleri izleyen, gazetelerde, internette insanlık dışı fotoğrafları gören çocuklar da, diğerleri kadar olmasa bile yaş dönemlerine özgü etkilenmeleri aynen yaşarlar. İnsanlık, savaşın içindeki çocukları korumakta aciz kalıyor. Hiç olmazsa kaçabilmiş ama etkilenmiş çocuklarla, evlerimizdeki çocukları korumaya çalışarak yeniden insani değerleri hatırlama, yeniden savaşın yanlışlığını anlayan ve aktaran, durdurmak için çalışan büyükler olma zamanıdır.