Ekomik kriz bazen bir kişiyi, aileyi ya da kurumu ilgilendirirken, bazen tüm bir ülkenin ortak sorunu haline gelir. Kimi zaman kriz tüm dünyanın sorunudur. Her türlü felakette insanlar başkalarına neler olduğunu düşünür ve endişelenirse de, sonunda en çok kendisini ve yakın çeversinin nasıl etkileneceğine odaklanır. Etkileyecek mi? Neler yaşayacağız? Geleceğimiz nasıl olacak?
Ekonomi psikoloji etkiler. Öte yandan psikolojilerimizin nasıl olduğu da krizi etkler.Ekonomik krizlerde oluşan panik havasının insanları, kurumları ve ülkeleri yanlışlar yapmaya ve krizin etkisinin artmasına neden olduğu bir gerçektir. Haberlerin aktarılış şekli, bilgi veren uzmanların söyledikleri, dedikodular insanları umutsuzluğa düşürebilir. Umutsuzluğa düşen insanlar, kurumlar ve ülkeler krizle başetmede zorlanır. Bu nedenle krizin, ülkenin durumunun ve en son olarak da bireysel durumumuzun doğru ve gerçekçi değerlendirilmesi önemlidir. Kriz dönemlerinde depreyon, kaygı ve somatizasyon bozuklukları artar. Ama bu herkesin ruh sağlığı bozulacak ve yardım gerekecek demek değildir.
KRİZ EN ÇOK KİMİ ETKİLER?
Kendimizi güvende hissetme ihtiyacı en temel ihtiyaçlarımızdan biridir. Kriz dönemlerinde bazı aileler daha çok etkilenmektedir. Zaten sorunları, çatışmaları, sıkıntıları olan aileler krizden daha çok etkilenir. Bu tür ailelerde yıkımlar, ayrılıklar daha fazla görülür. Krizin en başında ve hazırlıksız olarak etkilenenler, en fazla sorun görülen kişilerdir. İş kaybı, toplum içinde yer kaybı, yaşam şartlarındaki olumsuz değişimler sorunların oluşumunu etkiler. Çağımız daha çok kazanma, daha çok tüketme ve kazanıp tükettiğin oranda değer görme çağıdır. Bu sırada yarış dışı kalmak, ister sizin hatalarınız sonu olsun, isterse sizinle bireysel ilgili olmayan bir nedenle olsun sizi etkileyecekdir. Kriz dönemlerinde, kişinin kendine olan güvenini kaybetmesi ile başlayan ve geleceğe ilişkin umutların yitimi ile devam eden süreç değişim getirir. Alkol tüketiminde artma, kumar oynama ve depresyonla birlikte intiharlar artar.
MÜCADELEDE ÜSTÜN OLANLAR VE ÇOCUKLAR
Hem birey hem de aile olarak krizle iyi mücadele edenlerin belli ortak özellikleri vardır. Ekonomik kriz herkesin yaşamında iş kaybı, yaşam şartlarında olumsuz değişimler, toplum içinde etkinlikte düşüş gibi nedenlerle mutsuzluk nedenidir. Ama yardım alabilenler, destekleri olanlar ve yaşam değişikliklerine daha kolay uyum sağlayanlar krizle başa çıkmada daha beceriklidirler. Özellikle geleceğe ilişkin umudu koruyabilenler ve beklentilerini biçimlendirebilenler krizle mücadelede güçlü olanlardır.
Ailesel destekleri olan kişilerin ve ailelerin kriz dönemlerini daha kolay atlattıkları bir gerçektir. Maddi durumu bozulan ailenin bu destekle umudunu kaybetmemesi ve toparlanmak için zaman kazanması kolay olur. Maddi destek yanı sıra manevi olarak yakınlarının yanında olduğunu bilmek, kişiyi ve aileyi toplumsal kayıplardan ve olumsuzluklardan korur. Çocukların krizden nasıl etkilenecekleri, aile büyüklerinin tutumları ile bağlantılıdır. Kriz öncesi çocuğa tutum, aile içinde verilen değerler ve öğretiler etkilenme düzeyini değiştirir. Çocuğun daha önce yaşam koşullarından, paranın değerinden, aile sorunlarından uzak tutulmuş olması, yeni duruma uyumunu zorlaştıracaktır. Çocuklar yaşlarıyla uyumsuz şekilde sorunlara boğulmamalı ama aile ve ülke sorunlarından da tamamen uzak tutulmamalıdır. Aile krizi sadece ebeveyn çatışması değildir. Ebeveynler genellikle kriz durumlarını, çocuklarını korumak için saklamaya çalışırlar. Kendi duygularını ise paylaşmayarak, herşey yolundaymış gibi davrandıklarını düşünürler. Oysa ailenin fark ettirmediğini sandığı sıkıntı, çocukları etkiler. Özellikle ergenler, bu durumdan hiç etkilenmemiş, umursamıyormuş gibi davranabilir. Ergen her zaman kaygı ve üzüntsünü dile getirmez. Eğer okulda başarısında ve ilişkileride değişim varsa bu durumla baş edemiyor demektir. Belirsizlik çok daha büyük sorunlara yol açar. Bu nedenle evde oluşan sorunlar, ebeveynlere ilişkin problemler ergenle, uygun bir şekilde paylaşılmalıdır. Ergen sorunun çözümünde ve başa çıkılmasında ailesini yanında olmakla rahatlayacaktır.
Ne yapılmalı?
Ne yapmamız gerekiyor? Öncelikle kaygılarla akılcı başetmek gerekir. Ekonominin devamı için çalışmak, kazanmak ve harcamak şartı vardır. Bu nedenle harcamaları tamamen kesmek değil, planlamak, tüketim alışkanlıklarını değiştirmek, bunu aile için uygulamak gerekebilir. Kendimizi kontrol ettiğimiz ve yeni durumlara uyum sağlamayı başardığımız sürece sorun olmayacaktır. Geleceğe ilişkin umutları kaybetmemek ve gerçekçi sınırlamalara, gerçekçi beklentileri eklemek ekonomik krizi olmasa da, bireylerin krizlerini azaltacaktır. Genel kriz psikolojisinin ekonomi ve toplumsal barış üzerindeki etkisini kontrol etmek ise yöneticilere ve uzmanlara düşmektedir.