“Sigara sağlığa zararlıdır”
“Sigarasız yaşam güzeldir”
“Sigara sizi öldürür”
Benzer sloganlar ve kampanyalar art arda sıralanabilir. Gittikçe sigara reklamları azalmakta, sigara karşıtı kampanyalar ise artmaktadır. Bazı ülkelerde bu kampanyalar sonrasında 1970’lerden beri sigara içen sayısında azalma olmakla birlikte, bizim de içinde olduğumuz ülkelerde sayı artmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde erişkin erkek nüfusunun sigara kullanma oranı %25 iken bu oran ülkemizde en az %50’dir. Nikotin bağımlılığı dünyanın önlenebilir bir numaralı ölüm sebebi olarak, insanlığın karşı karşıya olduğu en ciddi toplum sağlığı sorunları içerisinde başı çekmektedir. En çok sigara kullanımı olarak karşımıza çıkan bu yıkıcı bağımlılık, insanlığı kitlesel olarak ilgilendiren bir sorundur. Diğer madde bağımlılıkları gibi kısa dönemde yıkıcı sorunlara yol açmaması, kullanımı sırasında kişinin psikiyatrik, sosyal ve mesleki işlevlerini etkilememesi ve çok yaygın kullanımı nedeniyle yeteri kadar ciddiyetle mücadele edilmeyen sinsi bir sorundur. Üstelik pasif içicilik olarak tabir edilen sigara, içilen ortamlarda bulunmanın da ciddi riskler taşıdığı bilimsel olarak kabul edilmiş bir gerçektir. Tabi ki amacımız sigaranın zararlarını yeniden saymak değil. Onları bilmeyen kalmadı. Kalmadı ama bilerek içen sayısında azalma olmuyor. Aslında “Sigarayı bırakmak istiyorum.” diyenler arttı. Hatta “Sigarayı bırakmaya çalışıyorum.” diyenler de arttı. Ama bunu yapmak, istemek kadar kolay olmuyor.
Sigara bırakma yöntemleri geçerli midir?
Bilimsel olduğunu iddia eden yöntemler, bilimsellikle hiç alakası olmayan yöntemler, başardığını düşünenlerin herkese uyacağını düşündüğü kendi yöntemleri… Peki, gerçek olan nedir? Psikoeğitimsel tıbbi yöntemler en sağlıklı bırakma yöntemleridir. Sigara kullanımı kitleleri, milyonları ilgilendiren bir toplum sağlığı meselesi olduğundan, bir kâr amaçlı birçok yöntem yardım amaçlı sunulmaktadır. Bunların birçoğunun bilimsel gösterilebilir bir etkinliği yoktur. Bağımlılık ciddi, sistematik olarak ele alınması gereken tıbbi bir tablodur ve yardım almanın adresi psikiyatri hekimleridir. Ancak konu çok ağır sonuçlar doğurduğundan psikiyatristlerin burada tek başlarına yeterli olamayacağı düşünülerek, bu konu birinci basamak sağlık hizmetlerinde, eczanelerde, göğüs hastalıkları uzmanı doktorların çalışma alanında ele alınmaktadır.
Sigara bağımlılığı hastalık mıdır?
Sigarada yanma ile 3500’e yakın kimyasal toksik madde açığa çıkmaktadır ve çoğunun doku düzeyinde ciddi zararları mevcuttur. Ancak bu maddeler içinde sadece bir tek madde, nikotin bağımlılık oluşturan maddedir. Sigara içimi ile nikotin saniyeler içinde beyine ulaşır. Nikotin insan zihninde uyarıcı, dikkati arttırıcı bir etkiye sahiptir ve nöronların çalışma mekanizması üzerinde etkilidir. Düzenli kullanımı ile insan beyni nikotine, temel işlevlerini yerine getirmek için gereksinim duymaya başlar ve bağımlılık gelişir. Sigara bırakma ile gelişen “yoksunluk sendromu” olarak tarif ettiğimiz tıbbi tablo buna bağlı olarak gelişir ve ortalama 15-20 gün içerisinde gerileyerek geçer. Sigara kullanımı toplumda “alışkanlık”, “tiryakilik” gibi tabirlerle betimlense bile bilimsel anlamda tam bir bağımlılık hastalığının ölçütlerini karşılar. Bağımlılık kavramında iki temel esas, yoksunluk ve tolerans sigara ve diğer nikotin ürünlerinde görülür. Ayrıca maddenin zihinde tasarlanandan daha fazla kullanılması, inatçı ve sürekli bir arzu ve başarısız kesme girişimleri, maddeyi temin etmek ve kullanmak için çok ve değerli zaman harcanması, madde uğruna önemli faaliyetlerden vazgeçme ve taviz verme, madde kullanımının zararlarının açık olmasına karşın kullanmaya devam etme sigara kullanımında görülen ve psikiyatride bağımlılık hastalığına uyan ölçütlerdir. Buna karşın, çoğumuz sigara kullanımını bir rahatsızlık olarak görmez, bunu sadece “kötü bir alışkanlık” olarak tarif etmekle yetiniriz. Sigara kullanımının sadece kötü bir alışkanlık olarak tarif edilmesi, yanlış ve yaygın olarak meseleye “irade ve ahlaki” modelle yaklaşmamıza sebep olmaktadır. Oysa eğer bu bir tıbbi rahatsızlıksa beraberinde tedaviden de bahsetmek gerekecek ve bırakma yönünde tıbbi, profesyonel yardım talep edilecektir. İrade modelinde birey kötü alışkanlığını “kafada bitirmelidir”. Ancak bugünkü bilimsel veriler, tedavi olmadan kendiliğinden sigarayı bırakanların sadece %5’nin 6. ayda hala tütün kullanmadığını göstermektedir. Tıbbi model ile komple yardım alanlarda bu oran %35-40 seviyelerine çıkmaktadır ve bu başarı da 7-8 kat artış anlamına gelmektedir. Tüm bağımlılıklar içerisinde nikotin bağımlılığı en az rahatsızlık olarak görülenidir ve günümüzde gelişmiş ülkelerde dahi çok az insan bu amaçla doktorlara başvurmaktadır. Artık nikotin bağımlılığının bir hastalık olduğunu biliyoruz. Bir sonraki yazıda, bilimsel geçerliliği ortaya konmuş tedavi yöntemlerinden bahsedeceğiz.