THY’nin Iğdır havaalanı bağlamında yayınlanan son reklam filmini gördüğümde çok hoşuma gitti ve bir daha izledim. Çocukların reklamlarda kullanılması çok tartışmalı bir konudur. Kullanırken onları tüketime sevk etmeyeceksiniz, yaşlarına uygun ürün olacak, kötüye kullanmayacaksınız. THY reklamı, çocukların yaş dönemi özelliklerini kullanarak, hayalleri ve hayallerinin geçekleşmesi üzerine kurulu başarılı bir reklam olmuş. Çocuklar THY’nin direkt müşterisi değiller. Ama çoğu kez aileleri ile birlikte THY konuğu oluyorlar. Kısa süre öncesine değin, sadece birkaç kaptan anonsunda duyduğum “sayın yolcular ve sevgili çocuklar” söyleminin son zamanlarda her anonsta yapılıyor olması, çocuklar için ek bilmece, boya vb. şeyler dağıtılması THY’nin çocuk misafirlerinin farkında olduğunu gösteriyor. Ayrıca çocukların hizmetten ve uçuştan memnunluğu, ailesinin ve hatta diğer tüm yolcuların memnuniyetini arttırıyor. Reklam çekenler ne düşündüler bilmiyorum ama çocuklar için uçmak ve uçak, kaptan, hostes görmek ne anlama gelir bakmakta yarar var.
UÇABİLMENİN GÜCÜ
Uçabilmek insanoğlu için yüzyıllardır her yaşta özgürlük ve güç olarak algılanmıştır. Kendisine kanat takıp uçmaya çalışmaktan, uçakları yapmaya uzanan yolculuk bu güçlü isteğin ve merakın sonucudur. Özellikle okul dönemi çocukları için uçmak kadar, uçağın kendisi, onu kullanan kişi olmak, üniforma ve bunların getirdiği güce hayranlık değişmeyen özelliklerdir. Boyunlarına bağladıkları örtülerle uçan kahramanlar oldukları oyunlara merakları herkes tarafından bilinir. Bir sorunu olmayan çocuklar uçtuklarını sadece hayal ederken, dürtü kontrolü olmayanlar balkondan atlayarak uçmayı denerler. Oyuncak uçakla oynamak, hatta ellerine aldıkları herhangi bir nesneyi havaya kaldırdıktan sonra, ileri doğru hareket ettirip, çıkardıkları motor sesi ile uçak haline getirmek unutulur mu? Ya da çocukken kâğıtlardan yaptırdığımız, sonra kendimizin yapmaya çalıştığı uçakları daha uzağa uçurabilme çabalarınızı hatırlıyor musunuz? Uçağın kendisinden çok uçabilmenin gücüne ve özgürlüğüne çocuklardan daha çok inanan var mıdır?
Büyüyünce ne olacaksın sorusuna, okul çocuklarının en sık verdiği yanıtlardan biri “pilot” olur. Eskiden erkek çocukları için bir meslek olarak algılandığından, kız çocuklara hosteslik kalırdı. Ama şimdi kızlar pilot, erkekler host olabildiklerinden cinsiyet farkını kaldırdılar. Uçabilen, üstelik o kocaman uçağın sahibi, hakimi olarak algıladıkları kişilere öykünmelerinden daha doğal ne olabilir ki? Tüm dünyaya havadan bakabilmek, gökyüzü denilen boşluğun hakimi olabilmek, göklere nasıl çıktığı anlaşılması zor koca uçağı uçurabilmek ve hele bir de üniforma giymek sadece çocuklar değil, ergenler ve hatta bazı erişkinler için müthiş bir hayaldir.
THY çocukların bu hayalini çok iyi kullanarak, keyifli, eğlenceli ama bir o kadar da hüzünlü bir reklam filmi yapmış. Erişkinler için hüzünlü; çünkü reklam aynı zamanda bazı çocukların 2014 yılında hala uçak göremediği gerçeğini yüzümüze vuruyor. Keyifli çünkü çocuk olmanın, erişkinler tarafından oluşturulmuş korkuların sizi kısıtlamadığı, hizmet kalitesini değil sadece uçmayı düşlediğiniz zamanları anımsatıyor. Sonra erişkinler onlara uçak korkusu öğretiyor. Kendi korkularını çocuklara yansıtarak bu keyifli yolculukları sıkıntılı süreçler haline getirebiliyorlar.
Reklamı izlediğim ilk gün THY ile uçuşum vardı. Sık seyahat nedeni ile biraz anlamını yitirmiş olan uçak yolculuklarından farklı oldu benim için. Filmdeki çocukların heyecanı yansıdı bana da, camdan aşağı bakıp o kadar yüksekte olmanın keyfini tattım yeniden; hostesin gülümsemesinden mutlu oldum, kokpite başımı uzatıp pilotun göz kırpmasını görmek istedim. Ama büyümüşüm ki birden bir havayolu için her yere ulaşmak kadar güvenli uçuşun, ücretleri ulaşılabilir ve bilet satışları düzenli yapılan, fazla bilet satıp, yolcularını yolda bırakmayan hizmetin, konforlu yolculuğun, bilgili ve güler yüzlü personelin önemini hatırlayıverdim. Yine de çocuklar gibi uçmak, o keyfi yaşamak ve çocukluğun duygularını hatırlayıp, büyük gibi davranabilmek güzeldi.