Cinsellikle ilgili haberlerin en sık yer aldığı yazılı, görsel ve hatta internet basınına sahip olmamıza karşın, cinsel işlev bozukluklarının çok zor dile getirildiği ve tedaviye gidildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Belki de bu kadar çok cinsellikten bahsedilmesine karşın, sorunları saptayamamamızın, dolayısıyla da çözüm arayamamamızın nedeni çocukluktan başlayan eğitim eksikliği ve bilgisizliktir. Böylece cinsellik ve cinsel işlev bozuklukları birer haber ve espri konusu olmaktan öteye gidememektedir. Çocukluktan başlayarak, yaşa uygun ve doğru bilgilendirme cinsel gelişim için gereklidir ve çıkabilecek birçok sorunu engelleyebilir. Buna rağmen kimi insanların bedensel ya da ruhsal yapıları nedeniyle cinsel sorunları olabilir. Genellikle psikolojik nedenlere bağlı olan cinsel işlev bozuklukları, bazen ruhsal ya da fiziksel hastalıklara ikincil olarak da ortaya çıkabilir. Ayrıca kullanılan bazı ilaçların yan etkisi olabilir. Ayrıca alkol-madde kullanımı cinsel işlev bozukluklarına yol açabilir. Tedaviler duruma göre bazen eşle birlikte sürdürülebilir. Unutulmaması gereken, iyi bir değerlendirme ve tedavi ile olumlu sonuç alınma olasılığının çok yüksek olduğudur.
CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU NEDİR?
Öncelikle herhangi bir soruna işlev bozukluğu demek için, öncelikle bu durumun süreğen olması gerekir. Birkaç kez olan, duruma bağlı ortaya çıkan durumları sorun olarak ele almamak gerekir. İşlev bozukluğu, uygun yer, uygun zaman ve uygun partnerle ilişki sırasında ortaya çıkıyor ve tekrarlıyorsa araştırılmalıdır.
Cinsel istek bozuklukları: Bu grupta azalmış cinsel istek bozukluğu ve cinsel tiksinti bozukluğu bulunur. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülür. Genellikle başka bir cinsel işlev bozukluğunu maskeler. İstek olmadığı için cinsellik başlatılmaz ve diğer sorun göz ardı edilmiş olur. En sık görülen nedeni, cinsellik hakkındaki bilinç dışı korkulardır. Uzun süre cinsel ilişkiye ara vermek, isteğin kaybına neden olabilir. İstek bazı faktörlere bağlıdır: Biyolojik dürtüler, yeterli kendine saygı ve güven, geçmişte yaşanan olumlu deneyimler, uygun eş gibi… Bunlardan herhangi birindeki olumsuzluk cinsel isteksizliğe neden olabilir.
Cinsel uyarılma bozuklukları: Kadında cinsel uyarılma bozukluğu; sürekli ya da yineleyici olarak cinsel uyarılmanın sonucu beklenen ıslanma-kabarma gibi tepkilerin oluşmaması ve ilişki boyu bu durumun sürmesidir. Erkekte aynı durum ereksiyonun olamaması şeklinde ortaya çıkar. Eğer bu durum her partnerle ya da mastürbasyon sırasında oluşmuyorsa psikolojik nedenler ön plana çıkar.
Orgazmla ilgili bozukluklar: Kadında orgazm bozukluğu; bir cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın sürekli ve tekrarlayan şekilde gecikmesi ya da hiç olmamasıdır. Bu durum erkeğin tecrübesizliği ile olduğu kadar kadının orgazmı tetikleyen uyarı ve yoğunlukları ile de bağlantılıdır. Sosyal öğretiler ve kişisel beklentiler bunu etkiler. Bu nedenle tanı; kadının yaşı, cinsel bilgi ve deneyimleri ile aldığı cinsel uyaranların yeterliliği değerlendirilerek konulmalıdır. Erkeklerde aynı durum sürekli ve tekrarlayan şekilde ejekülasyonun (boşalmanın) olmamasıdır. Erkeklerde bu dönemde oluşan diğer sorun erken boşalmadır. En yaygın görülen sorundur. Burada olan, erkeğin boşalma refleksini kontrol edebilmeyi öğrenmemiş olması ya da kaybetmesidir. Erkeğin bu refleksi kontrol edebilmesi, cinsel ilişkiden alınacak zevk ve cinsel uyum için önemlidir. Genç erkeklerde yaşlı olanlardan daha sık görülür. Eğer daha önce boşalma kontrolü yapabilen bir kişide erken boşalma oluyorsa organik değerlendirme yapmak gerekir. Performans kaygısı, özellikle ilk deneyimin uygun olmayan yer, zaman ve partnerle gerçekleşmiş olması, çiftler arasındaki sorunlar gibi birçok psikolojik nedene bağlı olabilir ve tedavi nedene göre belirlenir.
Cinsel ağrı bozuklukları: Ağrılı cinsel birleşme; erkek ya da kadında cinsel ilişkiye eşlik eden ağrı olmasıdır. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülür. Organik bir neden yoksa, sıklıkla cinsel ilişkiden korkmaya ilişkin bir öykü bulunur. İstenmeyen ilişkiler sırasında da ortaya çıkabilir. Vajinismus, kadının vajen kaslarının ilişkiye izin vermeyecek şekilde kasılmasıdır. Genellikle yetiştirilme şekli, korku ya da kötü deneyim gibi psikolojik sorunlardan kaynaklanır.