BAĞIMLI KİŞLİK VE BAĞIMLI İLİŞKİLER

“Ona o kadar bağlıyım, o kadar seviyorum ki… Hastalıklı sevgi budur işte; insanı alçaltır, aşağılık bir yaratığa dönüştürür.” “Aşk böyle bir şeydi. İnsanın gücünü alan, kişiliğini zedeleyen, zaaflarını açığa çıkartıp karşısındakinin hizmetine sokan bir şey. Aşka muhatap olan kişi aşık olanın zaaflarının üstüne basarak yükselir, egemenliğini böyle kurar. Egemenlik arttıkça aşık olanın kişiliği giderek zayıflar, sonunda teslim olur. Artık aşık olan için esaret, aşık olunan içinse sonsuz özgürlük vardır.
Hasan Öztoprak (İmkansız Aşk)

Dinleyince büyük bir aşk gibi geliyor insana. Oysa anlatılan gerçekten aşk mı? Bana anımsattığı sadece bağımlılık, bağımlı bir ilişkinin tarifi. Oysa yazar “İmkansız Aşk” demiş adına. İsterseniz yazının sonunda hep beraber karar verelim. Bağımlılık yaşamımıza her gelişim döneminde karşımızda çıkıyor. Bazen annenin peşinden koşmak oluyor, bazen bir kumar masasının, bazen alkolün, bazen de bir aşkın… Aşkın? İşte tartışılması gereken bu. Aşk nedir ve bağımlı bir ilişki aşk mıdır? İsterseniz bağımlı kişilikten başlayalım. Biliyoruz ki bazı kişilik özellikleri, sorun haline gelebilir. Sorun olmasalar da, sorunlara öncü olabilirler. Eğer kişi, başkalarından destek ve öğüt almadan günlük işlerini yapamıyorsa, kabul görmeyeceği endişesiyle düşüncelerini söyleyemiyorsa, başkalarının desteği için istemediği şeyleri bile yapıyorsa, kendine bakamayacağı endişesi taşıyor ve yalnız kalmaktan korkuyorsa, bu nedenle bir ilişki bittiğinde yenisini arıyorsa, bağımlı kişilik bozukluğundan bahsedilir. İşte bu kişilik özelliği olanlar başta olmak üzere, yaşadığı ilişkileri bağımlı diye adlandırılabileceğiniz tanıdıklarınız var mı? Ya siz ve sizin ilişkiniz?
Olduğun gibi olabilmek!
Bir ilişki kurduğumuzda, o ilişkinin devamını sağlamak için bize ilişkin bazı şeylerden vazgeçebiliriz. Ama vazgeçtiklerimiz “bizi biz olmaktan” çıkaran şeyler değildir. Yani birbirimizin duygularını, düşüncelerini, inançlarını değiştirmeye çalışmak yerine saygı duyduğumuz zaman ilişkiden söz ederiz. Kimse yok olmaz, benliğine aykırı davranmaz, isteklerini ifade edebilir ve bu gerçek bir ilişkidir. Paylaşılanlar, birlikte yaşanılabilenlerdir. Paylaşılanlar konuşulabilenlerdir ama insanlar birbirlerine bağlıdır. Birinden biri, diğerini yitirmemek adına, üzmemek adına ya da sadece “onun için” olduğu gibi olmaktan vazgeçiyorsa, yaşamını ona göre düzenliyorsa, onsuz olmanın yok olmak olduğunu sanıyorsa, o zaman bağımlılıktan söz etme zamanı gelmiştir. Tabi ki bağımlı bir ilişkinin objektif nedenleri olabilir. Para, mal, çocuklar, işsizlik bunlardan birkaçı. Ya da öğrenilmiş bir çaresizliği yaşıyor olabilirsiniz. “Yalnız yaşam zordur”, “sorun senden kaynaklanıyor”, “başkasını bulamazsın” gibi… Oysa ilişkiye bağımlı olmak bir ruhsal hastalıktır.
İlişkiye bağımlı olmak
Başlangıçta size sadece birlikteyken mutluluk verdiğini düşündüğünüz ilişkiniz artık her an arzulanır olmuştur. Onsuz olmayı aklınızdan bile geçiremezsiniz. Ona ulaşamamak, uzak kalmak, bulamamak dayanılmazdır. Artık biraz sizin olması yetmez, hep sizin olmalıdır. Ve mutluluk gittikçe kaygıya, sıkıntıya, çöküşe bırakır kendini. Tıpkı ilk başladığınız sigara gibi, alkol gibi, uyuşturucu gibi. Bir süre sonra mutluluğunuz sandığınız şey, mutsuzluğunuz olmuştur ama yine de vazgeçemezsiniz ondan. Bağımlısınızdır, adına aşk deseniz de, tutku deseniz de bağımlısınızdır. Bazen yerine başkasını koyarsınız, aşkınızın değiştiğinizi bile anlamadan. Tıpkı sigaradan esrara, alkolden alkolizme kayar gibi… Çünkü bağımlısınızdır. İnkar edersiniz, yok sayarsınız, adını değiştirirsiniz ama sonuç aynıdır: Bağımlı ve mutsuzsunuzdur. Üstelik o büyük aşkınızın, sevginizin, tutkunuzun umurunda bile değilsinizdir. Siz bu denli arzularken, onsuz olamazken, onun için kendinizden vazgeçmişken, onun umurunda değilsinizdir. Tıpkı sigara paketinin, içki şişesinin umurunda olmadığınız gibi. Tıpkı ha siz ha bir başkası diye düşünen kumar masaları gibi. Sizi, sizin onu sevdiğiniz gibi sevmez. Onun için sadece bir ilişkidir. Kendinizi çaresiz hissedersiniz. Onu değiştirmeye çalışırsınız. Oysa bu olanaksızdır. Yapamadıkça tepkileriniz artar. Yaşamınız tamamen “o” ve ilişkiniz olmuştur. Diğer bağımlılar gibi çökmeye, toplumdan uzaklaşmaya başlarsınız. Sizi terk edecek diye, onu yitireceksiniz diye uykularınız kaçar. Bu kaygı arttıkça, depresyon ve intihar istekleri gelir. İlişki bitmiş, siz bitmişsinizdir ve artık kendinize acıma değil, profesyonel yardım arama zamanıdır.
Ve yanıt
Şimdi başa dönüp, yanıt verelim. Bu aşk mıdır? Yoksa hastalık mıdır? Aşkın bir hastalık olduğunu söyleyenler, bir daha düşünmeli. Hastalık olan aşk mı? Yoksa yanlış olan, bağımlılık hastalığına aşk demek mi? Belki de tüm bağımlılıklarda olduğu gibi, size de “hastayım” demektense, “aşığım” demek daha kolay geliyordur. Ama unutmayın: Adına ne söylerseniz söyleyin, hasta olduğunuz ve tedaviye ihtiyacınız olduğu gerçeği değişmez.

Facebooktwitterlinkedinmail