Hani zaman zaman hepimizin evde, işte, yaşamımızın herhangi bir döneminde karşılaştığı bazı insanlar vardır. Kendilerinden beklentilere, isteklere asla açık bir şekilde karşı gelmezler. Ama isteksizlikleri, öfkeleri ve saldırganlık duyguları daha çok pasif direnişli davranışlarla ortaya çıkar. Bu pek çok kişide bir savunma mekanizması olarak ortaya çıkar. Ancak bazen bir davranış şekli olarak belirginleşir ki o zaman kişilik özelliğinden bahsedilir. Bu pasif direnişler en çok aile ve iş ortamında belirgin hale gelir.
İş yerlerinde üzerlerine vardıkça erteleme ve direnç artar. Değerlerinin bilinmediğini, yeterince takdir edilmediklerini ve anlaşılamadıklarını düşünürler. Özellikle kendilerinin vermesi gerektiği kararların üstleri tarafından verildiğini düşündüklerinde, bilinçsiz pasif dirençlerinde artış olur. Bu direnç üstleriyle olduğu kadar, beraber çalıştıkları insanlarla da sorunlar yaratır. “Bana bunu yapmamı ne cesaretle söylerler ve ben ne yapmak istersem onu yaparım.” otomatik olarak oluşan düşüncelerdir. Örneğin, patron biriyle çalışmalarını istediğinde ya da onun yaptığı bir şeyi değiştirmesini söylediğinde açıkça hayır demez. Ama bu otomatik düşünceler nedeniyle pasif direnç gösterir. En sık rastlanan şeyler işin unutulması, geciktirilmesi ya da beklenmedik yanlışlar yapılmasıdır. Bu konuda uyarıldıklarında dirençleri artar. Çalışması istenen kimseyi pasif davranışlarla yok sayar. Konuşmaz, onunla ilgili işlerde gecikmeler, değişimler ve unutmalar olur. Bu durum iş yerinde çalıştığı insanlarla sorunlar yaratır. Genelde gözlenen duygusal tepki, kızgınlık ve sinirliliktir. Her şeye sinirlenirler. Çevresindekiler niçin sinirlendiğini anlamakta zorluk çeker.
Yapılan çalışmalar bu davranış şeklinin daha çok kadınlara özgü olduğunu, bir başka deyişle agresyonun kadınca ortaya konuş şekli olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni, çocukluktan itibaren kadınların açık saldırganlık göstermelerinin aileler ve toplumsal kurallarca engellenmesi, daha çok erkeklere özgü bir davranış olarak ele alınması olabilir. Bu nedenle, özellikle iş yerinde kadın olmanın yükselmeye ve yönetici olmaya engel olduğu yaygın kanısı nedeniyle de direkt karşı koymalar kadınlar tarafından çok uygulanmıyor olabilir. Özellikle yönetici olduklarında direnç ve pasif agresyon daha çok ortaya çıkmaktadır. Ama bu, erkek yöneticilerin benzer yöntemleri kullanmadığı anlamına gelmez. İş yeri stresi, kaybetme ve başarısız olma korkusu bu davranışları körüklemektedir. Oysa bu başarısızlığı getiren bir süreçtir. Terapilerle bu tür davranışlar ve nedenleri çözümlenebilir.
İş yerlerinde ruh sağlığı, özellikle de yöneticilerin ruh sağlığı ve davranışlarının nedenlerini çözümleyebilmeleri, iş gücünü ve verimini etkiler. En çok iş kaybı bu tür sorunların çözülemediği iş yerlerinde görülmektedir. Aşırı gergin, sinirli ve stresli yönetici, ortamı da benzer hale getirmekte, “hasta, kırgın ve kızgın” çalışanlarla gerekli verim sağlanamamaktadır. Bireysel yardımların yanı sıra işyerinde çalışanlarla yapılacak gruplar, onların sorunlarını konuşmalarını sağlayacak, böylece tepkilerin direnç, unutma, erteleme şeklinde ortaya çıkışını engelleyecektir. Herkesin, özellikle de yöneticilerin neyi niçin yaptıklarını bilmeleri önemlidir.