Kızdığımızda, öfkelendiğimizde ya da sıkıldığımızda, bu duygularımızın şiddetini belirtmek için “saçlarımı yoldum” ya da “bana saçlarımı yoldurdu” deriz. Çoğu zaman öylesine söylediğimiz bu söz, aslında çok bilinmeyen bir ruhsal rahatsızlığı tarif etmektedir. Göze çarpar derecede saç kaybıyla sonlanacak şekilde kişinin kendi saçlarını tekrar tekrar yolmasına trikotillomani denir. Bu terim 1889’da Fransız bir dermatoloji doktoru tarafından “karşı konulamayan saç yolma dürtüsü”nü belirtmek için kullanılmamıştır. Psikiyatri hastalığı olarak dürtü bozuklukları başlığı altında sınıflanır. Eğer kişi, saç yolma dürtüsünü ertelemeye ya da durdurmaya çalışırsa gittikçe artan oranda gerginlik hisseder. Saçlarını yolduğunda ise bir haz, rahatlama ve doyum duygusu yaşar. Herhangi bir cilt hastalığına bağlı olmayan bu durum, ilerledikçe kişinin yaşamını olumsuz etkileyen bir hal alır.
Başlangıçta çok nadir görüldüğü düşünülen “saç yolma”nın, aslında yaklaşık her yüz kişiden dördünde olduğu fark edilmiştir. Bazen erken yaşlarda başlar, kadın ve erkeklerde aynı oranda görülür ve iyileşme oranı daha fazladır. Bazen de geç yaşlarda başlar, kadınlarda daha sıktır ve süreğen bir durum halini alabilir. Dürtü kontrol bozukluğu olarak adlandırılmakla beraber, bir çeşit takıntı olduğu ve obsesif kompülsif bozuklukla benzerlikler gösterdiği bilinmektedir. Bazen kıl yolma sadece saçla kalmaz. Buna, başta kirpikler olmak üzere kaşlar da eklenebilir.
Stresli durumlarda saç, kaş ve kirpik yolmalar artmaktadır. Ailelerin birinci çocuklarında daha sık görülmesi, kıskançlığın hastalığın başlamasında etkili olduğunu düşündürmektedir. Yine ailesel bazı özelliklerden söz edilebilir. Aşırı mükemmeliyetçi, eleştirici annelere karşın, edilgen, duygularını belli etmeyen babalar bu hastaların ailelerindeki sık rastlanan bulgulardandır.
Herhangi bir stresli yaşam olayından sonra başlama sık rastlanmakla birlikte, hastalığın oluşması genellikle uzun yıllar almaktadır. Çocukluk ve gençlikte genellikle ders çalışma sırasında başlayan saç çekmeler izlenir. Bunu kirpik ve kaşlar izler. Saç ya da diğer kılların koparılmasıyla bir gerginlikten kurtulma, rahatlama söz konusu olmakla birlikte, hastalar ağrı ya da acıdan bahsetmemektedirler. Kimi zaman kaşıntı duruma eşlik edebilir. Bulgular çoğunlukla kişi yalnız olduğu zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de bunun bir sorun olduğunun anlaşılması ve tedavi arayışları gecikmektedir. Bu davranışlara tırnak yeme, parmak emme veya sallanma gibi davranışlar eşlik etmektedir. Bunun yanı sıra diğer ruhsal bozukluklar da birlikte görülebilir. Depresyonu göz ardı etmemek gerekir. Sıkıntı, stres yaratacak her türlü durum saçlarınızı yolmanıza neden olabilir.
Saç, kirpik ya da kaşların yolunması bir süre sonra bu kılların geri gelmemesi sonucunu doğurmaktadır. Saçsız, kirpiksiz ya da kaşsız olmak görüntü olarak ek sorunlara yol açacağı gibi, “niçin” sorusuna yanıt vermek de yorucu ve streslidir. Zaman geçtikçe sorunu çözmek zorlaşır. Genellikle sorunun çözümü kuaförlerde arandığından, süre uzamaktadır. Sosyal yaşam için oldukça engelleyici ve sıkıntı verici bir durum olması nedeniyle, bu sorunla yaşamak zorunda kalanlar, tedavide gecikmiş olanlar birçok ülkede siteler kurarak sorunlarını paylaşmakta ve çözüm aramaktadırlar. Kendinizde ya da çocuğunuzda benzer durum fark ettiğinizde, hemen bir psikiyatri uzmanına başvurmak ve nedenini öğrenmek gerekir. Tedavisinde altta yatan nedenin ve eşlik eden durumların tanınması ve giderilmesi ilk iştir. Davranışçı yöntemler adı verilen tedavi yöntemi, uzun sürmekle birlikte etkili olmaktadır. Ayrıca bazı antidepresan ilaçların tedavi edici etkisi bilinmektedir.
Kızdığımızda, üzüldüğümüzde, öfkelendiğimizde sadece söz olarak “saçımızı yolmak” etkili bir cümle olabilir. Yine de bu sözün altındaki gerçeği unutmamak, sözde kalmayıp eyleme geçtiğinde bir hastalık olduğunu anımsamak gerekir. Bölgesel olarak saçsız kalmış bir başla, şarkılara, şiirlere konu olmuş güzellik ve çekicilik simgesi kaş ve kirpiklerimizi yitirmiş bir şekilde yaşamanın hoş olmayacağı bir gerçek. Bu nedenle en baştan tedbir almakta yarar var. Hele yaşadığımız ülkede bunca saç yolduracak haber, olay ve gerçekler varken.