Yaşamımızdaki birçok şey gibi, siyasal yaşamımız da çocuklukta başlar. Siyasal tutumlarımızı taklit ve özdeşimle oluşturmaya başlarız. Bu süreçte toplumsal ve ahlaksal temel değerler, başka insanlara ilişkin tutumlar çocuklukta kazanılır. Yapılan çalışmalar ergenlik başlangıcında çocukların anne babalarının siyasi eğilimlerine göre seçim yaptıklarını göstermiştir. Buna karşılık; aynı çocuklarla ailelerinin, başka birçok konuda aynı düşünmedikleri bulunmuş. Bunun nedeni, ailelerin çocuklarıyla bire bir etkileşime girdiği durumlarda etkilerinin artmasıdır.
Çocukluk, insanların en duyarlı oldukları ve öğrenmeye, değişmeye en açık oldukları zamandır. Ergenlik ve gençlik döneminde değişimlere hala açık olurlar. Yetişkinlikte değişim daha zordur. Ama yine de insan her yaşta belli oranda değişme yeteneğine ve değiştirilme etkisine sahiptir. Buna karşın tüm izleme çalışmaları, insanların özellikle ırksal ön yargılarının ve siyasal ideolojilere ilişkin inançlarının, yetişkin dönemde fazla değişmediğini göstermektedir.
Ortalama lise bitene değin, ailelerinin yanında olan çocuklar üniversiteye başlayınca ne olur? Çünkü o zamana değin aynı aile, benzer çevre ve arkadaş grubu ile yaşayan gençlerin, yeni düşünceleri ve kültürleri olan kişilerle karşılaşma olasılıkları artar. Bu nedenle üniversite yılları, duyarlılık ve etkilenebilirlik yılları olarak isimlendirilir. Bu nedenle bu yıllarda yaşananlar adeta ortak bir bellek oluşturmaktadır. Büyük siyasal olaylar olduğu zaman bu dönemde olanları daha çok etkilemekte, aradan yıllar geçse de sorulduğunda en önemli olay diye onu anlatmaktadırlar. Oysa aynı olay olduğunda daha yaşlı olanlar, aynı olayı gençler kadar önemli olarak algılamamaktadırlar.
Üniversite yıllarının siyasal değişimdeki önemi üzerine yapılmış çok eski bir çalışma vardır. Bu araştırmada, tutucu ve zengin bir çevreden gelen öğrencilerin daha özgürlükçü tutumları olan bir üniversitedeki yaşamları takip edilmiş. Öğrencilerin giderek daha özgürlükçü olmaya başladıkları, son sınıfa doğru bu eğilimlerinin arttığı gözlenmiş. Üniversite sonrası bu gençlerin yeniden değişip değişmedikleri değerlendirildiği zaman, siyasal tercihlerinin kararlı bir şekilde aynı kaldıkları anlaşılmış. Bu kararlılığın en çok üniversite sonrasındaki girdikleri toplumsal çevreden etkilendiği bulgusu önemlidir. Kendilerine seçtikleri eşler, üniversitede edindikleri yeni siyasal görüşe uygun, seçtikleri iş ve arkadaş çevresi de benzermiş. Çok az genç üniversite sonrası eski siyasal ortamlarına dönüp, ona uygun çevre ve eş seçmişler. İşte bu nedenle çocuklarımız ve üniversite gençliği, ülkelerin gelecek siyasi tercihleri ve seçimleri için önemlidir. Hani bizim çoğunluğumuzun bu işlerden anlamadığı, daha çocuk ve genç oldukları için bu tür “zararlı” düşüncelerle uğraşmaması gerektiğini düşündüğümüz yaşlardaki çocuklarımız. Her alanda olduğu gibi siyasal alanda da geleceğimiz olan “yarının büyükleri”…