BAĞIMLI ÇOCUK

Her bebek anneye ya da anne yerine geçen birine bağımlı doğar. Bu bağımlılık, kendi işini yapamayacak durumda olmasından kaynaklanır. Karnını doyuracak, altını temizleyecek, üstünü giydirecek birilerine ihtiyacı vardır. Eğer biri bunları yerine getirmezse, elinden gelen tek şey ağlamaktır. Bu tam bir bağımlı olma durumudur.

Ağlamanın dilinden anlayamayan birilerine bağımlı ise, bağımlılığın çaresizliğini daha doğar doğmaz anlar. Bazen de bağımlılığına karşın, ağlama dilinden anlaşılmamasının diğerlerini bağımlı duruma getirdiğini de görür. Büyüdükçe bağımlılığı azalmaya başlar. Önce yürümeyi öğrenir. Öğrenir ama yeterli değildir. Düşer, canı yanar ve annesini ister. Yani hala bağımlıdır. Sonra kelimeler gelir. En azından artık ağlama dışında bir dili vardır. O dili kullanarak isteklerini bildirir. Yine de bildirdiği istekleri yapacak birine ihtiyacı vardır. Üstünü giydirecek, ayakkabısını bağlayacak, yemeğini yedirecek birine de. Gittikçe tüm yetileri gelişir. Yürürken güvenli hale gelir. Düzgün konuşabilmektedir. Bırakılırsa yemeğini kendi yemeğe, ayakkabısını bağlamaya, üstünü değiştirebilmeye başlar. Bunları yapabilmesi için izin verilmesi gerekir. Tüm bunları yapması yeterli değildir. Uzun bir süre daha, gittikçe azalmasına karşın bağımlı olmaya devam edecektir. Bir çocuğu yetiştirirken doğal olanı, bağımlılığını azaltıp, bir süre sonra bağımlılığın yerini bağlılığın almasıdır. Bunu gerçekleştirmek için, adımları doğru atmak gerekir.

Bağımlı çocuk istemiyorsak nasıl davranmalıyız

Bebek ilk adımlarını atarken güvensizdir. Her adımdan sonra, en güvendiği insanlara, anne-babasına bakar. Onlar destekledikçe, her adımda güveni artar. Onlar “Dikkat et, düşersin.” dediklerinde endişelenir. Bekler, anne-babası gelsin ve yürümesine yardım etsin ister. Düştüğü olur gerçekten, eğer çok canı yanmamışsa, zarar görmemişse hemen ağlamaz. Yine güven kaynaklarının yüzünde arar doğruyu. Eğer onlar telaşlandıysa, “Eyvah! Ne oldu.” çığlıkları varsa, anne-babanın yüzleri endişe, korku içindeyse yapacak bir şey kalmamıştır; ağlamak ve korkmak dışında. Böylece yürümenin ilk adımları, bağımlı bir çocuk olma yolundaki ilk adımlara dönüşür. Sıra yemek yemeğe gelmiştir. Kaşığı tutabildiği andan itibaren yavaş yavaş ağzına götürmeyi öğrenir. Birazını döker, biraz oyun oynar ama yemek yemeği öğrenir. Bunu yapabilmesi için de izin gereklidir. Doymayacağı, beslenemeyeceği endişesinde olan bir ailesi varsa kaşığı bir türlü ele geçiremez. Kaşığı alamayınca, ağzına götürmeyi, yemeyi öğrenemez. Karnı aç olsa bile birinin onu beslemesi gereklidir artık. Becerileri geliştiği halde, çaresizdir, bağımlıdır. Üstünü kendi giyinmek ister üç yaşlarına geldiğinde. Bir gün ters giyer, bir gün yanlış ilikler, biraz uzar giyinme süreci ama sonunda başarır. Tabi biz izin verirsek. Anne-baba geç kalırız, o daha küçük doğru yapamaz kaygılarındaysa, onu giydiriverirler. Giydirirken de kendilerinin bu beceriyi nasıl kazandığını hiç düşünmezler. “Büyüyünce öğrenir.” diye düşünürler. Oysa öğrenme için, gereksinim duymak gerekir. Doğum öncesi başlayan hazırlıklarla cicili bicili odalar hazırlanır. Bebek odası donatılır. Bebek doğar, büyür ve hala anne-babayla yatar. Gerekçeler hazırdır: Üstünü açıyor, hasta olacak, tek başına korkar ve niceleri… Oysa yapılması gereken, ona odasına sahip çıkma hakkını tanımaktır. Korkar dememeliyiz ki korkmasın, odanda yatmalıyız demeliyiz ki becerebilsin.

Ve bağımlı çocuklar, bağımlı gelecekler

Bu süreç böyle başlar ve sürer. Çocuklarımızın bizden akıl sorması hoşumuza gider. Onlar da hep sorarlar. Ama eğer her şeyi bizim bildiğimizi ve onun beceremeyeceğini öğretmişsek kendi başına bir şey yapamaz hale gelir. Oyun oynamak yerine dizimizin dibindedir. Tuvalete bile giderken bizi ister, bizimle gelir. Okula gitmek istemez, çünkü biz olmayacağızdır. Ödevlerini yapamaz, bize sorar. Çantasını hazırlayamaz, odasını toplayamaz, arkadaşlarıyla baş edemez. Hep bize gerek duyar. Meslek seçerken, eş seçerken, hepsini gururla yaparız. Sonra birden fark ederiz ki bizsiz hiçbir şey yapamıyor. Büyüdü ama hala biz bakmak zorundayız. O zamana kadar fark edip telaşlanmadıysak, yardım alıp sorunumuzu çözmediysek gerçekten telaşlanırız. Evet, aslında çocuktan çok bizim sorunumuzdur. Telaşlanırız, çünkü karşımızda kendine yetemeyen bağımlı bir büyük vardır. Gelecek kaygısı sarar bizi. Biz ölünce ne olacaktır? Zekâsı normal, fiziksel sorunu olmayan ama kendine yetemeyen, bağımlı bu erişkini kime teslim edeceğizdir? O zamana kadar izin vermediğimiz, öğretmediğimiz her şeyi yapmasını isteriz. Bağımlı erişkinlerin oluşturduğu toplumun, kendi kaderini tayindeki sıkıntılarından yakınır, ama bağımlı çocuklar yetiştirmeye devam ederiz. Aslında bize bağımlı olması hoşumuza gider. Oysa onun bu bağımlılık halini kullanacak tek yetkinin biz olmadığımızı, tehlikelerin beklediğini de unutmamak gerekir. Bağımlı yetişen çocuk, sigara, alkol, uyuşturucu, çete, tarikat, yasal olmayan yollar, onu kötü etkileyecek diğer kişilere de bağımlı olmaya hazırdır.

 

Facebooktwitterlinkedinmail