GELECEKLERİ İÇİN SEKİZ MARTI ÇOCUKLARINIZA ARMAĞAN EDİN

Yarın benim gibi siz de birçok “kadınlar günü” kutlaması mesajı alacak ya da atacaksınız. Bazı konuşmalarda kadınların önemi anlatılacak, kadınlar çiçeklere benzetilecek. Kadının birçok tanımı yapılacak, önemi vurgulanacak. 8 Mart’ın kadınlar günü olmasının nedenini bilmeyenler, bugüne sevgililer günü muamelesi yapacaklar. Oysa kadınlar günü seçilen gün, eşit haklarını almak için canlarını veren kadınların günüdür. 1857 yılında New York kentinde grev sırasında çıkan yangında, kilitli kalarak ölen ve çoğunluğu kadın olan işçilerin anısına, 1910 yılında Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilen ve 1975’te BM tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak değiştirilen gün 8 Mart’tır. Amaç sadece 8 Mart nedeni ile kadınlardan bahsetmek hiç olmamıştır, olmamalıdır. Amaç kadınlara ilişkin sorunların, ayrımcılığın dile getirilmesi ve çözümler aranmasıdır.

KADINI TANIMLAYABİLMEK

Birçok şey gibi farklı açılardan “kadın” tanımı yapılmaktadır. Kadın ve erkek ayrımı öncelikle anatomik farklılıklarla açıklanır. Buna toplumsal olarak kadın ve erkek kimliğine verilen toplumsal roller ve anlamlarla ayrım belirginleşir. Kadın-erkek eşitliği konusunda yapılan bir tartışmada, oldukça eğitimli, yönetici olarak etkin bir yerde olan kişi “Kadın demek sadece anne demek değildir.” sözü üzerine, bazı insanların kadına anne denmesinden rahatsız olduğunu, kadına kadın diyerek sadece cinsel olarak gördüklerini, kadın demenin kadını aşağılamak olduğunu, anneliğin ise yüce bir makam olduğunu oldukça sert bir şekilde savunmuştu. Kendisine, her kadının anne olmaktan gurur duyduğunu ama bunun kadın olmaktan ayrılamayacağını ve kadın kelimesinin cinsellik değil, cinsiyet olduğunu anlatmak mümkün olmamıştı. Kadın kelimesinden cinsiyet bile değil, sadece cinsellik anlamı çıkarmak, erkek kelimesini ise bir cinsiyet değil de güç, idare, etkinlik olarak algılamak, sanırım bugün içinde bulunulan ve çözümlenmesi gereken en önemli sorunlardan biridir. Eğer bir erkek çocuğunu yetiştirirken, ailesi, yaşadığı çevre, bulunduğu toplum, aldığı yüksek eğitim kadın olmanın cinsellikle ilgili olmadığını anlatamıyorsa; kadına şiddetin, kadın ayrımcılığının nedenlerini uzakta aramamak gerekir.
Kadın ve erkek cinslerinin farklı olması birçok açıdan gerekliliktir. Ancak farklı olmak demek, eşit olmamak demek değildir. Eşitlik benzerlik gerektirmez. Farklılıklarla eşit olabilen ve bunu kabullenebilen çocuklar yetiştirmek, iyi anne babalıktır. Bu yıl kadınlar gününde, kız ya da erkek çocuklarınız için yapacağınız en doğru kutlama bunu öğreterek onları yaşama başlatmaktır. Kendi varlıklarını ispatlama yolunun, başkalarını yok etmek değil, kendi değerlerini var etmek olduğu ile devam edebilirsiniz. Kızınıza büyümenin, anne olmanın, eş olmanın gereğinin öncelikle kadın olmaktan, birey olmaktan, üreten olmaktan geçtiğini anlatabilir, hatta gösterebilirsiniz. Oğlunuza erkek olmanın güçlü olmak, saldırgan olmak, birine hükmetmek olmadığını öğreterek onu bu yükten kurtarabilirsiniz. Kız çocuklarına, kariyer olarak evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı değil; çalışmayı ve üretmeyi planlayarak, onların gelişmesine ve çok daha iyi ebeveynler olmalarına yardımcı olabilirsiniz. Baba olmanın keyfini, sorumluluğunu, değerini öğretirken bunun sertlikle, şiddetle asla bağdaşmadığını örnekleyebilirsiniz. Başkalarının haklarını savunmanın, başkalarının en az bizim kadar hak sahibi ve onları kullanabilir olmasının bizi güçlü kıldığını, birilerinden üstün değil, onlar gibi olabilmenin bireyi daha insan yaptığını hep birlikte öğretebilir, özümseyebilirsek 8 Mart anlamına uygun bir gün olacaktır. Çocukları yetiştirirken bunları yapamazsak, onlar da erişkin olduklarında huzurlu ve birlikte başarılarla dolu bir ömür sürdürmek yerine, yaşamlarını her 8 Mart’ta, yılın her gününde kadına şiddeti, çocuğa şiddeti tartışmak, çözüm aramak ve nasıl insan olduklarını düşünmekle geçireceklerdir.

Facebooktwitterlinkedinmail