Gülmek iki insan arasındaki en kısa yoldur.
Victor Borge
Cem Yılmaz’ın son filmi A.R.O.G hakkında birçok yazı yazıldı. Başka birçok tartışmanın içinde eleştirilerin önemli kısmı, filmin güldürebildiği ve güldüremediği üzerine oldu. Olumsuz eleştirenler yeterince gülemediklerinden yakınıyorlardı. Oysa bir filme gidip, sonra eleştiri yazarken “Yeterince ağlayamadım, hayal kırıklığına uğradım.” diyenlere rastlamak çok zordur. Bu nedenle gülmek nedir, niçin yeterince gülememekten şikâyet ediliyor, bu şikâyetler ya da mizah hangi duygularımızı anlatıyor bakmak gerekiyor.
Neden gülüyoruz?
Bu sorunun yanıtı çok uzun zamandır aranmakla birlikte varılan sonuçlar daha çok nelere gülüyoruz soruna yanıt olabilmektedir. Gülme fizyolojik bir olaydır. Yani kaslarımızın, nöronlarımızın geliştirdiği bir aktivite. Ama bu aktiviteyi etkileyen psikoloji, çevresel koşullar, alınan eğitim ve zekâ unutulmamalıdır. Aynı olaylar herkesi güldürmez. Olan olayı ya da yapılan espriyi algılama şeklimiz, algılama düzeyimiz, o andaki kendi duygularımız, ruh sağlığımız, beklentilerimiz hepsi gülebilmemizde etkilidir. Küçük çocukların kendi aralarında söyleyip güldüğü şeyler bizim için anlamsız, kimi zaman da ayıptır. Gençlerin esprilerini saçma ya da sulu buluruz. Oysa onların bizim güldüklerimize gülmemelerini yeterince gelişmemişliklerine, büyümemişliklerine bağlarız. Aynı şeylere gülenlerle gülmeyenler ayrı ayrı gruplar oluşturur. Yani bir gruba ait olabilmenin bir yolu da aynı şeylere gülebilmektir. Gülünen ortak şeyler olsa da, ülkelerin kendilerine has güldükleri durumlar vardır. Bunların tümü gülmenin birçok nedeni olduğunu gösteriyor.
Gülmeye Başla!
Bebekler yaklaşık bir aylık olduktan sonra gülümsemeye başlar. Onun gülümsemesine hatta var olmasına gülümseyen bir aile bulursa gülmeyi öğrenir. Yani yaşamamızın ilk günlerinde mutlu olduğumuz için değil, bize gülümseyenler olduğunda gülmeye başlıyoruz. Gülümseme içimizden gelen, bizi anlatan bir ifade iken, gülmek karşımızdakinin yaptıkları, söyledikleri ile belirleniyor. Gülmek içimizdeki enerjiyi dışa atmaktır diye tanımlanabileceği gibi, içimizdeki sağlıklı yaşam koşusu olarak da tanımlanabilir. Çünkü tıpkı sağlığımız için gerekli olduğu söylenen koşular gibi, kalp kaslarımızı çalıştırır, tansiyonu düşürür, bağışıklık sistemini güçlendirir, stresi ve ağrılarımızı azaltır. Tüm bunların yanı sıra kendimize güvenimizi arttırıp, iyi ilişkiler kurmamızı sağlar. Tüm yararlarına karşın, sanılanın aksine her zaman mutlu olduğumuzu göstermez. Korktuğumuzda, düştüğümüzde, gerildiğimizde de güleriz. Bazen sadece nazik olmak içindir gülmek, bazen bize saldıranın dudaklarından dökülen şiddet olur.
VE Gülemediğimiz İçin Kızmak…
Kendi bulduğumuz gülme nedenlerimiz var. Bize ait, bizimle yaşayan, bizim duygularımızı yansıtan. Peki, başkaları bizi nasıl güldürebiliyorlar? Bunun en doğru yanıtı bizim yakalayamadığımızı yakaladıklarında, biz algılayamadan bağlantıları kurup sunduklarında, akıl edemediklerimizi komikleştirmeyi başardıklarındadır. Yanımızda yöremizde onlardan ne kadar çok varsa, o kadar çok gülme şansımız olur. Hep bunu yapmalarını beklersek hayal kırıklığımız, bizim yapamadıklarımızı yaptıkları için kızarsak öfkemiz gülmemizi engeller. Ama gülmenin yararı bizedir, güldürenden çok. A.R.O.G ile ilgili olumsuz eleştirilerin hemen hepsi bekledikleri kadar komik olmadığından ve yeterince güldürmediğinden bahsediyor. Yani Cem Yılmaz ve filmin beklentilerini karşılamadığından şikâyetçi eleştirenler. Oysa Freud gülmenin temelinde yanlış beklentilerin yattığını söylemiş. Öyleyse neden gülmeyi beklemediğimiz hatta ağlayacağımızı düşündüğümüz filmden gülümseyerek çıktığımızda şikâyet etmiyoruz da, gülmek için gittiğimiz filmden gülümseyerek çıkmak bizi kızdırıyor? Bu yetmezliğin bizimle, kişiliğimizle, duygularımızla kısaca kendimizle hiç mi bağlantısı yok? Peki ya herkesin gülümsediği sahnelerde gülmekten yerlere yatanlara ne demeli? Bu davranışları için; her şeyi anladığını göstermek, gülenlerin grubuna dahil olmak vb. birçok neden sayılabilir. Ama belki de karşısındakinin yaptıklarına gülmeleri sadece içlerindeki gülme isteğindendir. Mizah; kızgınlığın, öfkenin, saldırganlığın, kıskançlığın, aşağılamanın kısaca hoş olmayan her türlü duygunun ortaya konulmasında, sosyal olarak en kabul edilir yoldur. Yeter ki kendimizi anlayıp, kendimizle dalga geçerek gülecek kadar özgüvenimiz olsun.