KATİLİN PSİKOLOJİSİ

Tüm dünya her gün benzer haberlerle uyanıyor. Bazı haberler hiç fark etmeden geçiliyor, bazıları haber bile olamıyorlar. Son kurban, evine dönmeye çalışan genç psikoloji öğrencisi, acı ile birlikte pek çok tartışmayı yeniden gündeme getirdi. “İnsanlar niçin katil oluyor, insanların katil olması engellenebilir mi?” soruları yerine cezalar artsın ve yetmez, asalım tartışmaları gündeme oturdu. Her şeyden önce bir şiddeti başka bir şiddetin gideremeyeceği gerçeğini tekrar hatırlamak gerekiyor. İdam cezası varken de, kalktığında da ve halen uygulanan yerlerde de cinayet ve tecavüzler devam ettiğine göre her olayda “idam” diye bağırmanın bir anlamı olmadığı artık anlaşılmalıdır. İdam cezası istemek; kınanan vahşeti yasal olarak yapma çağrısıdır ve özellikle daha önce masum insanların asıldığı bir ülkede bu cezanın geri dönüşümsüz, hata kaldırmayan ve insanlık dışı bir ceza olduğu unutulmadan, bu tuzağa düşmemek şarttır. Bu aşamada herkesin içindeki katile dur demeyi öğrenmesi gerekir.

Kimler katil olur?

Birçok insan şiddete ve cinayete karşı olduğunu söylese de, içindeki kötülüğün dışa yansımasına engel olamadığı zamanlar olmaktadır. Bireylere ya da toplumlara kasıtlı-kasıtsız zarar vermek bu yansımanın en önemli görüntüsüdür. Kendince haklı bulduğu, hak ettiğini düşündüğü kişilerin ölmesini istemek, öldürmek ya da öldürülmesini teşvik etmek, adına cinayet denilmeyen ama özünde cinayet olan eylemlerdir. Savaşlar bu tanımın dışında bırakılmasına rağmen, savaş sırasında bile savaş dışı nedenlerle insan öldürene katil denmektedir.

Nasıl olup bir insanın başka bir insanı bilerek ve isteyerek öldürdüğünü, katil olduğunu merak ederiz. Katillerin hepsini hasta olarak değerlendirmek çoğunlukla toplumu rahatlatsa da, hem yanlış hem de hastalara yapılan bir haksızlıktır. Ancak katillerin psikiyatri hastası olmaması onların psikolojilerinin incelenmemesi demek de değildir. Bir insanın başka bir insanı öldürebilmesi için karşısındaki kişiyi insan gibi görmemesi, kendilerinde kabul edemedikleri tüm olumsuzlukları ona yüklemesi gerekir. Bunun en güzel örneği normal olan, aileleri olan, normal sayılan yaşam gösteren kişilerin katil olabilmeleri hatta toplu katliamlar yapabilmeleridir.
Herkesin içinde antisosyal dürtüler vardır. Başkalarından yararlanmak, kendimize ait olmayan bir şeyleri almaya çalışmak, birilerinin kötülüğünü istemek herkesin en azından aklından geçer. Ancak bazı insanlar bu antisosyal dürtüleri ileri derecede taşır ve dışa vuran davranışları olur. Her psikopat katil olmaz ama başkalarına zarar verir. Dr. Otto F. Kernberg, psikopatların genel olarak narsisistik bir kişilik bozukluğundan muzdarip olduğunu öne sürmüştür. Bunu “Sadece çıkara yönelik ilişki kurar, ahlak kurallarına değer vermezler. Narsisizm bir insanın kendini yüksek görmesi ve kendi benzersizliğine inancı olarak tanımlanabilir, patolojik ya da değildir. Psikopatlarda bu aşırı bir boyuttadır; kötü niyetle, yaşayan bir kötülüğe dönüştürülür.” şeklinde açıklamıştır.
Araştırmalar erkeklerde ağır antisosyal davranışların ortaya çıkmasının daha çok olduğunu gösteriyor. Bununla ilgili bazı verilere ulaşılmış. Çocukluğun ilk beş yılında anne yoksunluğu, yetersiz sosyalleşme, evde olmayan ya da olsa da alkolik, antisosyal bir baba olması bulgulardan bazılarıdır. Ebeveynlerin antisosyal olması büyük risklerden biri olarak bulunmuş ama eğitimin bu riski azaltabileceği de gösterilmiştir. Katillerde geriye dönük yapılan çalışmalar ise tedavi edilmeyen dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, erken başlangıçlı davranım bozukluğu, hafif nörolojik yetersizliklerin birer neden olabileceğini göstermiştir.

Paylaşılanlar dışında, bir insanı katil yapan nedenleri araştıran farklı birçok araştırma vardır. Bu araştırmaların hiçbiri idam korkusunun onları katil olmaktan vazgeçirdiğini göstermemektedir. Ama riskli olanları önceden tespit edebilmek, tedbirler almaya çalışmak bir oranda insanları koruyabilmektedir. Bunları yapabilmek için öncelikle niyet, toplumsal ve kültürel yaklaşımların değerlendirilmesi, siyasi ve toplumsal iradenin çabaları ve kararlılığı gerekir. Yani çözümü; tek tek olaylar olduğunda ortaya çıkan, herkesin içindeki antisosyal dürtüleri öldürebilmek, susturabilmek için katillerin öldürülmesini istemekten daha doğru ve gerçekçi tutumlarda aramalıyız.

Facebooktwitterlinkedinmail