Bu sene bayram korkularla geldi. Uzun süredir grip pandemisi (H1N1) nedeni ile oluşan davranışları izlemeye çalışıyorum. Farklı erişkin davranışlarının ve onların yaşama yansımalarının değerlendirilmesi ayrı, erişkinlerin ve haberlerin çocuklar üzerindeki etkileri ayrı bir konu olmalı.
Uzun süredir bir grup insan var. Pandemiyi umursamadığını söyleyen, hatta hastalığın uydurma olduğunu iddia eden bir gruptan söz ediyorum. Hatta geçenlerde biri, söylenenlerin aksine herkese sarılıp, öpmek istiyorum dedi. Bu grubu değerlendirirken göz önüne alınması gerekenlerin başında güven duygusu geliyor. Ülkemizde oluşan otoriteye karşı gelişmiş güvensizlik. Yani hastalığın önemli ve aşının gerekli olduğunu söyleyen yetkililerin ve uzmanların yerine; tehlike olmadığını, aşıya gerek olmadığını söyleyenlere inanmaya yatkınlık, sadece onların daha etkin olduğu ile açıklanamaz. Bu toplumsal güvensizlik ve sonuçları mutlaka gözden geçirilmeli ve araştırılmalıdır. Bugün aşı konusu ile gündeme gelen güven kaybı, yarın başka hayati konularda da ortaya çıkacaktır, çıkmaktadır. Önemli kurumlara, devlete, sizi koruyacaklarına inancınız olan güçlere, kurallara oluşan güvensizlik toplumun bütünlüğünü bozar. Grip ya da başka hastalık pandemileri can alır, ülkelerin kurumlarına, yönetenlerine, yasalarına güvensizlik ise çok daha önemli sorunlara yol açar. Bu güvensizliği değerlendirmeye, tüm kurumların ve toplumun kendini gözden geçirmesi ile başlanabilir. Bu arada kendimize olan güven duygusuna da bakmak iyi olacak sanırım. Aklımız karıştı ve karar veremiyoruz. Oysa gerçek uzmanları dinleyip, karar vermemiz gerekir. Hiç kimsenin bir konuda hiç risk olmadığını söylemesi mümkün değil. Bu denli bir güveni kimseden alamayacağımıza göre, yaşamımızın her anında çeşitli riskler aldığımızı düşünerek kendi kararımızı kendimizin vermesi gerekiyor.
Diğer konu ise bir çeşit yanlış savunma mekanizmasıdır. İnsanların çoğu, tehlikeli durumları yok sayarak ya da kendisinden çok uzakta olanların başına gelebilecek kabul ederek, tehlikeyi uzaklaştırdığını düşünür. Bu sık başvurulan bir durumdur. Birinin ya da bir ülkenin başına bir olumsuzluk geldiğinde mekanizma işlemeye başlar. Onun başına geldi, çünkü o benden farklı. Tek tek farklı olan şeyler sayılarak, kendinizden uzak olduğunu düşünürsünüz. Oysa tarafsız bakıldığında, sizin başınıza gelememesi için saydığınız nedenlerin çoğunun koruyucu olmadığını görebilirsiniz. Bunu görmek kaygı yaratır. Bu kaygıdan uzak durmanın yolu olarak, görmezden gelmek ise kolaydır. Oysa aldırmaz davranmak ya da yok saymak tehlikeyi savuşturmaz. Aslında bu durum gerçekle yüzleşildiğinde daha vahim sonuçlara yol açabilir. Şöyle bir durup düşünürseniz, asla size ya da yakınlarınıza olmayacağına kendinizi inandırdığınız şeylerin kaçı ile karşılaştığınızı anımsayabilirsiniz.
KORKU
Tehlikeli olabilecek durumlardan korunmak ve tedbir almak gereklidir. Ancak bu durum yaşamımızı olumsuz etkilemeye başladığında, işlerimizi, günlük yaşamımızı sürdürmeyi engelleyecek duruma geldiğinde ciddi bir sorundur. Hastalıktan korunmak için ellerimizi yıkamamız, insanlarla temas ederken dikkatli olmamız, havasız yerlerden kaçınmamız öğütleniyor. Bunlar kendimizi korumak için yapmamız gereken önemli şeyler. Ancak elleriniz yıkanmaktan kızarmaya başladıysa, temiz olduğunu bildiğiniz halde endişe ile yıkamaya devam ediyorsanız, temizlik malzemelerini, sterilizasyon jellerini aşırı tüketiyorsanız ciddi sorun var demektir. İşe gitmiyor, spordan vazgeçiyor, sinemayı unutuyor, çocuğu okula göndermiyorsanız yaşamlar korku ile etkilenmiş demektir. Dünyanın birçok ülkesi grip yanında bu tür aşırı korkularla, takıntılarla uğraşıyor. Geçen haftalar içinde toplantılarını iptal eden, spor salonuna gitmekten vazgeçen, çocuğunu okula göndermeyen kaç kişi oldu? Korunmak, tedbir almak çok önemli ama yaşamı korkulara teslim etmemek şart. Temizlik koşullarını abartmak başka sorunlara yol açacaktır. Kendimize güveni, riskleri ve tedbirleri unutmamalı ve dengeyi korumaya çalışmalıyız.
Ve TATİL
Kurban bayramı nedeni ile bir tatil başladı. Tatilin uzatılması gibi şeyler, bu yazı yazılırken belli olmamıştı. Ama tatil olup, işe ya da okula gitmemek virüsleri yok etmeyecektir. Ne kadar uzarsa uzasın, her tatil sonunda biter ve gerçekler aynı kalır. Tatili saklanmak için değil, düşünmek için kullanmakta yarar var. Bayram kutlaması için çok şey dilenebilir. Sağlık, mutluluk, başarı en çok söylenen dilekler. Ben tüm bunlara ek olarak kaybolmayan umutlar ve güven diliyorum. Bayramınız kutlu olsun.