BİTEN YILI ALGILAMAK

Bir yılı tamamladık ve yenisine başladık. Tamamladığımız yılın kaç ay, kaç gün, kaç saat olduğunu hepimiz aynı hesaplasak da, aynı yıl bazılarımız için geçmek bilmedi, bazılarımız için çok çabuk bitti. Bunun nedeni; zamanı yaşadıklarımız ve elde ettiklerimizle ölçmemiz. Beğendiğimiz, hoşlandığımız bir kişi ile konuşurken, yararlandığımız ya da sevdiğimiz bir işle ilgilenirken zaman çabuk geçer. Oysa sıkıcı bildiğimiz bir işte çalışırken gün bitmek bilmez. Aynı şekilde isteksiz gittiğimiz toplantının bitmesi için devamlı saatimize bakarız ve zamanın akmadığını düşünürüz. Benzer şekilde biten yılın süresini algılarken elde ettiklerimizi, edemediklerimizi, yaşadıklarımızı düşünüyoruz. Eğer iş ve özel yaşamımızda isteklerimizin gerçekleştiğini düşünüyorsak, yaptığımız şeylerin sonuçlarını gördüğümüze ve sonuca ulaştığına inanıyorsak, yıl bizim için hızla akıp gitmiş demektir. Ama aklımızdan geçenlerin çoğunu yapamadığımız, yapmaya çalıştıklarımızın sonuçlanmadığı, yaşamın isteğimiz gibi olmadığını düşündüğümüz yıl bitmek bilmeyen yıl olmuştur.
Sadece elde ettiklerimiz, uygulayabildiklerimiz, zaman algımızı etkilemez. Kendimize ilişkin bazı özellikler de yılların, günlerin hatta saniyelerin uzunluğunu belirler. Üzüntü, sıkıntı, depresyon zamanın yavaş akmasına, bir türlü geçmemesine neden olur. Yine kaygıyla beklediğimiz saatler bir türlü gelmek bilmez. Bu nedenle üzüntülü ve kaygılı geçen bir yılı, olduğundan uzun algılarız. Zamanın geçmediğine ilişkin algımız, bizin sıkıntımızı daha çok arttırır. Stresli geçen zaman bizi sabırsız yapar. Stres nedeniyle geçmeyen zamanı hızlandırmak için ani kararlar alıp, yanlış yapma olasılığımızı arttırırız. Her yanlış yeni kaygıları, sıkıntıları ve stresi getirir ve zamanın akışı iyice yavaşlar.

Zaman Bekledikçe Geçmez…

Uykusuzluk ve alkol, zamanı daha uzun algılamamıza ve ani kararlar vermemize neden olmaktadır. Benzer şekilde duygularımız, zaman algımızı ve kararlarımızı etkiler. Depresyon ve kaygı, zamanı algılamamızı yavaşlatır. Zaman akmak bilmez. Mutsuz, sıkıntılı, üzgün olduğunuz gün bir türlü sona ermez. Kaygılı kişiye, sınava ya da sunuma girmek için beklediği beş dakika bir ömür gibi gelir. Yavaş akan zaman stres kaynağıdır. Stres bizi çabuk karar vermeye ve hemen ulaşılacak sonucu seçmeye, bir anlamda hatalı karar vermeye yöneltir. Özellikle tüm dikkatimizi zamanın geçmesine verdiğimizde, süreyi daha uzun algılamaya başlarız. Sürekli kontrol ettiğimiz saat ilerlemez, günler bitmez.
Zaman bizim algıladığımız hızla akıyor. Biz kararlarımızı verirken, seçimlerimizi yaparken algıladığımız zaman akışını temel alıyoruz. Bu bilgiler ışığında birçok şeyi yeniden düşünebilir, kararlarımızı değerlendirebiliriz. Daha uzun bir süre beklemek istemediğimiz için mi bu iş yerini seçtik? Çalışma saatlerimiz çok uzun mu geliyor? Onunla konuşurken zaman akmıyor mu? Bitirdiğimiz yıl gerçekten 365 gün müydü?

Facebooktwitterlinkedinmail