ÇOCUKLAR SADECE “EVCİLİK” OYNAYABİLİR

Tüm büyükler tek bir ses halinde bağırıyorlar: “Sen çocuksun sus! Çocuk aklın buna yetmez! Bu çocuklara göre değil! Sen çocuksun, beceremezsin!” Aynı büyükler konu evlilik gibi gerçekten büyük işi olan, hatta büyüklerin bile çoğu kez doğru dürüst beceremedikleri bir iş söz konusu olunca niçin susarlar? Evliliği “evcilik oyunu” mu sanırlar? Hangi düşünce, hangi inanç, hangi bilgi bir çocuğun evlenmesini, daha çocukken çocuk sahibi, ana-baba olmasını açıklayabilir ve kabul edebilir? Aklımdan bir sürü neden geçiriyorum, ama akılcı bir neden bulamıyorum. Bir çocukla evlenmek isteyeni, çocuğun evlenmesine izin vereni, aracılık yapanı, bu süreci kurallara uyduranı, bu oyunun adına düğün diyerek katılanı, eğleneni ya da hiçbir şey yapmadan izleyeni, sessiz kalanı bırakın anlamayı tanımlamak mümkün mü? Çocukluktan çıkmış, yasalar ve toplum nezdinde erişkin olmuş kişilerin sevgilerine, aşklarına saygı göstermeyen, karşı çıkan hatta ölüm kararı verenlerin “sevdiler birbirlerini” demeleri kimi kandırabilir? Bir çocuk için “Çocuk gibi değildi, büyük aslında, evlenecek yaşta.” demek ise çocuk istismarına neden uydurmaktan öteye geçebilir mi? Çocuk istismarını “gerekçeli” yapmak mümkün müdür?

Hemen her gün haberlerde, küçük yaşta büyüklerle evlendirilmeye çalışılan çocukların ve küçük yaşta aşık olduk diye evlenmeye, evlendirilmeye kalkışan iki çocuğun öykülerini okuyoruz. Bu öykülerin hemen hepsinin sonuçları kötü oluyor. Ama bazıları çok daha kötü oluyor; perişan olan bebekler, öldürülen bebekler, öldürülen kadınlar, kendilerini öldüren çocuklar, birbirlerini öldüren çocuklar şeklinde sıralanıyorlar. Kampanyalar, engelleme çabaları gittikçe artsa da, haberlerde henüz bir azalma yok. Mücadele için her türlü nedeni gözden geçirmek gerekiyor. Sadece bazı anne-babaların para karşılığı kız çocuklarını evlendirmeleri sürecine odaklanırsak, başka nedenleri gözden kaybetmek mümkün. Bu tür sorunlarda tek yere takılı kalmak, başka nedenleri yok saymak, çoğu kez kolay olmanın yanı sıra rahatlatıcıdır. Çünkü bunu yapan anne-babalar kötü, onları kınayan ve suçlayan bizler iyi oluruz. Ayrıca kendi paylarımızı gözden geçirmemiz ve sorumluluklarımızı almamız zordur, kaçınırız. Adına ister yoksulluk densin, ister gelenek densin, ister kültür içinde normal sayılması densin erken yaşta çocuğunuzu evlendirmeye çalışmak, hele de bundan çıkar elde etmek suçtur. Ailelerin uyarılması, uyarı dinlemeyenlerin cezalandırılması erken yaşta evliliklerin engellenmesinde bir çözüm olabilir. Ama yeterli mi?

Nasılsa büyüyecekler!

En son yapılan araştırmalar, analizler  gösteriyor ki; eğer 4 kız çocuğunun okula devamını sağlayabilirsek, bir çocuğun erken evlenmesini engelleyebiliyoruz. 12 yıllık eğitimin zorunlu hale getirilmesi, çocukları 18 yaşına kadar okulda tutabilir. 4+4+4 sisteminin son 4 yılının okulda geçirilmesinin zorunlu hale getirilmesi önemli bir adım olacak, gerçek 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamaya geçecektir. Kız çocuklarını okula gönderebilmek için önce doğduklarının kayıt altına alınması gerekir. Hiç nüfus kağıdı olmadan doğan, büyüyen, evlenen, anne olan ve ölen birini takip etmek, desteklemek, eğitim vermek mümkün değildir. Nüfus kaydının zamanında ve mutlaka yapılmasını sağlamak gerekir. Resmi nikah yapabilmek için nüfus kağıdı gerekir, sağlık raporu gerekir, daha birçok evrak gerekir. Resmi nikah olmadan dini nikah kıyılamaz. Ama kıyılıyor. Bu nikahı kıyanlara ceza vermek bir çözüm mü? Elbette yapılmaması gerekeni yapana ceza vermek gerek. Ama dini nikaha başka kurallar getirmek, mesela kayıt edilmesini ve bildirilmesini sağlamak, bildirim sırasında belgeler eklenmesini zorunlu kılmak, çözümün bir parçası olabilir mi? Yasalarımızla çocuk yaşını 18 altı kabul etmişken, başka yasamızda evlilik yaşını çocuk yaşının altında tutmak, ailelere ya da mahkemeye bu yaşın altında bile evlilik için izin verme yetkisi tanımak büyük çelişkidir. Yasalar eşitlenmeli ve evlilik yaşı 18 olarak belirlenmelidir. O zaman devlet olarak, bu konuda ciddi ve kararlı olduğumuzu gösterebiliriz.

Evlilik yaşının yükseltilmesine karşı çıkanlar “Bizim çocuklar çabuk olgunlaşır.” ya da “Geleneğimizde evde kalmış sayılır.” diyorlar. Bizim çocuklarımız erken olgunlaşmıyor. Sadece biz, bizim  çocuklarımızın çocukluklarını çalıyoruz. Bırakın evde kalsınlar. Onların yeri zaten evleri. Bırakın okula gitsinler, bırakın erken gebelikler nedeni ile sorun yaşayıp, ölmesinler; bırakın çocukken çocuk sahibi olup, sağlıksız bebekler büyütmesinler. Bırakın çocukluklarını yaşasınlar. Unutmayın ve unutturmayın; çocuklar evlenemez, onlar sadece evcilik oynayabilirler.

 

Facebooktwitterlinkedinmail