Çocukluk döneminde erişkinlerde görülen tüm kaygı bozuklukları görülebilir. Çocuklar ve aileler kaygıyı daha çok endişe olarak dile getirirler. Ama en sık rastlanan kaygı bozukluğu ayrılık kaygısıdır. Gelişimsel olarak altı ay-üç yaş arasında çocuklar, başta annelerinden olmak üzere yakınlarından ayrılmak istemezler. Yabancılara ve yabancı yerlere tepki gösterirler. Ayrılmaları gerektiğinde kaygı duyar, tepki gösterir ve ağlarlar. Siz mutfakta yemek hazırlarken, odasından size seslenir. “Mutfaktayım.” dersiniz, rahatlar, kalkmadan oyununa devam eder. Bu aralıklı olarak devam eder. Emin olmak, varlığınızı hissetmek onu rahatlatır, kaygısını giderir. Ama eğer sizden yanıt alamazsa, ağlayarak koşar. “Ne oldu, buradayım.” dersiniz. Boynunu büker, hâlâ korku içindedir ve ağlıyordur “Gittin sandım.” der. İşte bu, ayrılık kaygısıdır.
Üç yaşla birlikte sosyalleşme, sizden ayrılma kaygısı duymadan güvenli ortamlara gitme, sizi aramadan orada kalma yani ayrılığa katlanma başlar. Ama bazı çocuklar hâlâ ayrılamamakta, bırakın gerçekten ayrılmayı, sözü bile geçtiğinde aşırı kaygı duyma ve tepki göstermeye devam ederler. İşte o zaman sorun var demektir ve sağlıklı gelişim için yardım almak gerekir. Çünkü bu kaygı, gelişim dönemine göre duyması gerekenden daha fazladır. Çocuklar, ayrılıkla birlikte kendilerine ya da sevdiklerine kötü bir şey olacağı endişesi taşırlar. Bu kaygılar abartılı ve gerçekle uyumsuzdur. Çocuk yalnız yatmayı, okula gitmeyi, evde kalmayı reddeder. Kaygı, panik boyutuna varabilir. Bazen hafif olmakla birlikte, bazen de düşüncesi bile sorun yaratır. Çocuk bağlı olduğu kişiden (genellikle anne) hiç ayrılmaz. Değerlendirmede, çocuğa ve aileye ilişkin özellikler görülebilir. Çocukların tek çocuk, zor edinilmiş çocuk (tedavi sonrası, düşük ya da ölümler sonrası, farklı cinsten tek çocuk olması gibi), küçükken kaybedilme riski geçiren, sık hastalanan çocuklar olduğu görülebilir. Ailelerin de endişeli, çocuğa bir şey olacak korkusu yaşayan, aşırı koruyucu aileler olması beklenebilir. Ayrıca ailede hasta olması, aile içi tartışmalar olması nedenler arasındadır. Böylece fark etmeden aile de çocuğun kaygısını, kendi endişeleri ile arttırır. Tedavide, aile ve çocuğa yapılacak terapiyle birlikte, kaygı giderici ilaçlar kullanılır.
Okul Korkusu: Okula gitmeden önce ya da okuldayken duyulan kaygıya denir. Adı okul korkusu olmakla birlikte, asıl sorun okul değil, evden ayrılma kaygısıdır. İlkokula başlamada, okul değişikliğinde ya da hastalıklarda daha sık ortaya çıkar. Ama her yaş ve sınıfta görülebilir. Çocuğun yaşı büyüdükçe, çözüm zorlaşır. Çocuk, okula gitme isteksizliğini, öğretmenin arkadaşlarının onu sevmediği, kötü davrandığı gibi gerekçelerle açıklar. Ayrıca karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı olur. Bunlar çocuk tarafından uydurulmaz. Kaygının fiziksel belirtileridir. Bu kaygıyı yaşayanlar çoğunlukla sessiz, uysal ve çalışkan çocuklardır. Bir kısmında ders sorunları görülebilir. Okul korkusu hemen ele alınıp, tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Öncelikle ne olursa olsun, aile kararlı davranmalı ve çocuğun okula gitmesi sağlanmalıdır. Biraz gitmesin, geçer gibi düşünceler sorunu arttırır. Okula gitmediği her gün, olayın çözümünü güçleştirir. Çocuk psikiyatristinin, ailenin ve okulun sıkı işbirliği ile çözümlenir.
Çocuk kitapları serime devam ediyorum. 6-12 yaş için çıkan Duygularım ve Davranışlarım serisinin yeni kitaplarından biri: “Endişelerimden Nasıl Kurtulurum”. Endişeli çocuklara ebeveynleri ile paylaşarak okumaları için. Yeşil Dinozor yayınlarından internetten, kitapçılardan bulabilirsiniz.
döneminde erişkinlerde görülen tüm kaygı bozuklukları görülebilir. Çocuklar ve aileler